İnsanların web siteleri için içerik üretmelerinin veya başka bir deyişle blog yazmalarının farklı nedenleri olabilir. Kimisi için yazmak güzel bir beyin jimnastiğiyken, kimisi için de günün birinde yazmış olduğu yazılarla hatırlanmak ve mümkünse ödüller almak anlamına gelebilir. Hatta bu noktada bazı yazarlar için blog yazmak boş zamanlarını değerlendirdikleri bir hobiden daha fazlası olmazken kimisi için de geçimini sağladıkları en önemli maddi kaynaklardan bir tanesidir.
Sebebi her ne olursa olsun içerik üretmek veya blog yazmak; içerisinde bulunduğunuz bir olayı veya durumu tamamen kişisel düşünceleriniz doğrultusunda herhangi bir kurala veya yönergeye bağlı kalmadan ifade edebilmenizi sağlayan yegane yolların başında gelmektedir.
Her ne kadar kişisel düşüncelerinizi veya fikirlerinizi blog yazılarınız üzerinde diğer insanlarla paylaşıyor olsanız da bir süre yavaş yavaş yazmaya olan tutkunuzun sizi terk ettiğini göreceksiniz. Bunun en büyük nedeni de şüphesiz ki kendinize sık sık soruyor olduğunuz “Yazdığım blog yazıları neden okunmuyor?” sorusu olacaktır. Eğer tam olarak siz de bu noktaya geldiğinizi hissediyorsanız; kalpleri acıtan ve veda niteliği taşıyan son blog içeriğinizi yayınlamadan önce durun ve tekrar düşünün derim. Çünkü birazdan sizlerle paylaşacağım öneriler sayesinde insanların severek okuyacağı ve yaptığınız işi takdir etmelerini sağlayacak blog içerikleri üretebilirsiniz.
Eğer fark yaratmak istiyorsanız, kullanıcılarınızı anlamanız gerektiğini ve onlara istedikleri şeyleri farklı şekillerde sunmanız gerektiğini unutmayın!
İçerik Tablosu
Ne Yapmalısınız ve Nelere İhtiyacınız Var?
Bu yazıyı meraklı gözlerle okumaya başladıysanız, öncelikle size vermek istediğim dersin; bir yazıyı yazarken hedef kitleniz üzerinde nasıl bir etki bırakmanız gerektiği konusunda sizleri bilgilendirmek olduğunu unutmayın. Eğer bir hedef kitle için değil de sadece kendiniz için yazıyorsanız, mümkünse yazımın bu bölümünden sonrasını okumadan sayfanın sağ üst tarafında yer alan çarpı butonuna basın ve yavaştan kaybolun. Çünkü amaçsız bir şekilde sadece kendiniz için yazıyorsanız, emin olun ki takdirini kazanacağınız tek kitle hayatınızın ilerleyen dönemlerinde belki sahip olacağınız torunlarınız olacaktır.
İşin aslı şu ki kendiniz hakkınızda yazdığınız şeyler insanların zerre kadar umurunda değil. Her ne kadar bu kulağa acımasızca geliyor olsa da gerçekler genel olarak bu yönde seyrediyor. Zaten az önce söylediklerimi takmayıp hala yazımı okumaya devam ediyorsanız, bu diğer insanların aslında blog yazılarınızı neden okumadıklarını da bir şekilde gözler önüne seriyor.
Amaçsızca sadece kendisi için yazan arkadaşlarımızdan kurtulduğumuza göre gerçekten yazılarıyla fark yaratmak isteyen ve genel olarak bir hedef kitleye ulaşmaya çalışan arkadaşlarımızla yazımıza devam etmenin vakti geldi demektir.
Eğer yazılarınızın daha çok kişiye ulaşmasını ve daha çok kişi tarafından okunmasını istiyorsanız, sizlere bununla ilgili güzel haberlerim var ama öncelikle içerisinde bulunduğunuz durumu düzeltmek için yapmanız gereken ilk şeyin; içeriklerinizi hazırlarken kullandığınız yolu ve yazım şeklini değiştirmek olduğunu kabullenmelisiniz. Hayır ben halimden memnunum, senin tavsiyelerine ihtiyacım yok diyorsanız; tam olarak şurada yer alan “SEO Nedir?” makalesini okuyarak SEO’yu anlamaya ve web sitenizi farklı yollarla yükseltmeye de çalışabilirsiniz.
Bir Blog İçeriği veya Yazısı Sadece Sizin Hakkınızda Olmamalı
Genellikle blog sayfalarını, insanlarla kendi duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak ya da internet kullanıcılarına kendimiz hakkında bilgiler vermek için açarız. Gelin görün ki böyle durumlarda da okuyucu kitlelerimiz genellikle ailemiz, arkadaşlarımız, iş arkadaşlarımız veya birlikte iş yaptığımız diğer insanlar olur. Eğer bu noktada bir öğretmenseniz ve öğrencileriniz için bilgiler paylaşıyorsanız bir de öğrencilerinizi okuyucu kitleniz arasında görebilirsiniz.
Ama bu noktada sizin amacınız çok daha geniş kitlelere hitap etmek ve yazdıklarınızın çok daha fazla internet kullanıcısı tarafından takip edilmesiyse daha büyük düşünmek zorundasınız. Bunun için de sadece kendi görüş ve düşüncelerinize değil çok daha fazlasına ihtiyacınız olduğunu unutmamalısınız. İşte bu noktada sınırlarınızı genişletmeli ve çevrenizdeki insanlar dışında diğer internet kullanıcılarının da ilgilisini çekebilecek şeyler yazmaya gayret etmelisiniz.
Okuyucularınıza Ürettiğiniz İçerikleri Okumaları için Bir Neden Sunun
Kendiniz veya düşünceleriniz hakkında yazmak her zaman çok kolaydır. Çünkü bunu yaparken tamamen kendinizle özdeşleşir ve yazacağınız yazıları büyük bir tutkuyla hazırlarsınız. Daha önce de söylediğim gibi eğer belirli bir noktaya gelmeyi başarmış bir yazar değilseniz, kendi tutkularınız veya düşünceleriniz hiçbir şekilde diğer kullanıcıların umurunda olmayacaktır. Bu nedenle kendiniz hakkında yazdıklarınızı farklı bir boyuta taşımalısınız. Nasıl mı? Tek yapmanız gereken şey yazılarınızı okuyucuların da kendileriyle özdeşleştirebilecekleri ve keyif alacakları bir noktaya getirebilmek veya başka bir deyişle dönüştürmek.
Söyleyince kulağa çok kolay geliyor olsa da bu tutkuyu yazılarınıza dökmeye çalışırken oldukça zorlanabilirsiniz. Çünkü takipçilerinizin veya okuyucu kitlenizin nelere ilgi duyduğunu veya nelerden hoşlandığını hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceksiniz. Bunun en büyük nedenlerinden bir tanesi de şüphesiz ki her okuyucunun farklı beklentileri ve istekleri olmasından kaynaklanmaktadır. Sizin şu an yapmanız gereken ilk şey; ilgi çekeceğini düşündüğünüz bir konu belirleyerek yola koyulmak ve sonrasında da yavaş yavaş kazanacak olduğunuz takipçilerin tepkilerini değerlendirmek olmalı. Yaptığınız gözlemler doğrultusunda yazılarınızı yazmaya devam ettikçe taşların yerlerine tek tek oturmaya başladıklarını da açık ve net bir şekilde göreceksiniz. Blog yazmak her zaman kolaydır arkadaşlar ama gelin görün ki devam ettirmek her baba yiğidin harcı değildir. İşte tam da buradan yola çıkarak; bir kez başarılı olmayı kafaya koyduysanız, vazgeçmemeniz gerektiğini de kafanıza koysanız iyi olur.
Olaya farklı bir yönden bakarak da yazdığınız yazılar veya ürettiğiniz içeriklerle ilgili kendinizi değerlendirebilirsiniz. Nasıl mı? Çok kolay! Tek yapmanız gereken şey kendinizi okuyucularınızın yerine koymak ve kendinize karşı tamamen dürüst davranmak. Herhangi bir blog yazarının gün içerisinde neler yediğiyle ilgilenir miydiniz? veya iş yerinde tüm gün neler yaptığıyla? ya da Hafta sonunu nasıl geçirmek istediğiyle? Ben şahsen pek umursamazdım. Siz ne düşünüyorsunuz onu bilemem.
Sahip Olduğunuz Malzemeyi En Etkili Şekilde Kullanın
Başlıkta ne demek istediğimi anlamadıysanız eğer bunu sizlere hemen küçük bir örnek ile açıklamaya çalışayım. Örneğin akşam yemeği için kendi ellerinizle hazırlamış olduğunuz o enfes yemek kimsenin umurunda olmasa da insanlara o yemeği hangi malzemeleri kullanarak hazırladığınızı ve hazırlarken hangi aşamalardan geçtiğinizi anlatırsanız emim olun ki birçok ev hanımının veya yemekle ilgilenen insanların ilgisini çekmeyi başaracaksınız. Özellikle tüm bunları tekrar yaşarmışçasına tutkuyla yazıya dökmeyi de başarırsanız, hazırlamış olduğunuz içerik eşsiz ve benzersiz bir hal alacak ve okuyucuların gözünde sizi bir adım ileri taşıyacaktır. Sonuç olarak insanlar ne yaptığınızla değil neyi nasıl yaptığınızla daha çok ilgilenirler.
O an üzerinizde ne olduğunu yazmak yerine; üzerinize giydiğiniz şeyi nereden ve neden aldığınızı, hangi mağazalarda daha kaliteli ürünler olduğunu veya hangi mağazaların indirimde olduğunu yazarsanız, okuyucularınızın dikkatini daha çok çekeceğiniz gibi daha büyük bir okuyucu kitlesine de hitap etmiş olacaksınız.
Aynı şekilde hafta sonu için gittiğiniz yeri yazıp geçmek yerine; gittiğiniz yerde nerede kaldığınızı, kaldığınız yerin nasıl bir yer olduğunu, o bölgede gezilmesi ve görülmesi gereken yerleri, yine aynı bölgede nerelerde daha uygun fiyata yemek yenilebileceğini veya içki içilebileceğini yazarsanız, takipçilerinizi birçok farklı noktadan yakalamayı başarmış olacaksınız.
Eminim ki yukarıda atmış olduğum başlığı artık çok daha iyi bir şekilde ifade edebilmişimdir. Elinizde bir malzeme var ama bu malzemeyi düzgün şekilde kullanmazsanız, okuyucularınıza lezzetli bir şey veremez ve onları kendinizden uzaklaştırırsınız. Neden böyle bir şey yapmak isteyesiniz ki? Tam da bu yüzden sahip olduğunuz malzemeyi en iyi ve etkili şekilde kullanarak okuyucularınızı memnun etmeli ve onlara sunduğunuz şeyi tekrar almak için geri gelmelerini beklemelisiniz. Kendinize en başından böyle bir yol çizerseniz emin olun ki sonunda kazanan siz olacaksınız.
Esprili ve Arkadaş Canlısı Olmaya Özen Gösterin
Ne yazıyor olursanız olun, okuyucularınız üzerinde iyi bir izlenim ve sağlam bir etki bırakmak her zaman çok önemlidir. Peki takipçilerin gözünde iyi bir izlenime ek olarak sağlam bir etki bırakmak için en kolay yol nedir? Tabii ki dost canlısı bir anlatım ve yazılarınız içerisine katacağınız esprili bir dil. Kolay yol diyorum ama bu sizin için çok da kolay olmayabilir. Benim burada anlatmak istediğim şey, diğer kriterler ile karşılaştırıldığı zaman en kolay ve etkili yolun bu olduğu. Sonuç olarak siz somurtkan, espri veya mizah anlayışı olmayan bir yazarsanız, ne yaparsanız yapın okuyucularınız üzerinde bahsetmiş olduğum etkiyi yaratmanız çok kolay olmayacaktır ama denemekten zarar gelmez. Hem bakarsınız sadece yazdığınız zamanlarda kendi yüzünüzü bile güldürmeyi başarabilirsiniz. Bir de komik olacağım derken bayat bayat espriler yapıp kullanıcılarınızı kanser etmeyin lütfen. “Sen tır sür, Leonardo da vinci” gibi soğuk esprileri lütfen aralara serpiştirmeyiniz. Efendi olunuz!
Sahip olduğunuz kullanıcı kitlesinin rahat bir şekilde anlayabileceği ve bahsettiğiniz konuyla ilgili bir jargon kullanarak mizah yeteneğinizi gözler önüne serebilirsiniz. Bu sayede belki de okuyucularınızın daha önce hiç duymamış oldukları bir şeyi onlarla ilk kez paylaşan siz olacaksınız. Düşünsenize, sizin tarafınızdan ortaya çıkan yaratıcı bir espri ertesi gün insanlar arasında dolaşıyor! Her ne kadar siz arkadaşlarınıza “Bu espriyi ben buldum” dediğiniz zaman, “BSG!” cevabını alacak olsanız da içten içe o esprinin sizin olduğunu biliyor olmanın verdiği haz şüphesiz ki paha biçilemez. Varsın çevrenizdekiler inanmasın.
Bir de şunu kesinlikle aklınızdan çıkarmayın. Eğer sahip olduğunuz blog sitesi bir mizah veya komedi sitesi değilse, yapmaya çalıştığınız esprilerin veya mizahın asla üretmiş olduğunuz içeriğin merkezinde olmasına izin vermeyin. Başka bir deyişle “vur dediysem öldürmeyin”. Çünkü her şeyin tadında olanı güzeldir. Fazlası okuyucularınızı rahatsız edebileceği gibi yazınızda vermek istediğiniz asıl mesajın da önüne geçebilir.
Yaratıcı Olacağım Diye Noktalama İşaretlerini ve İmla Kurallarını Katletmeyin
Evet arkadaşlar, lütfen yaratıcı olacağım diye noktalama işaretlerinin ve imla kurallarının içine etmeyin. Bence her blog yazarının en çok dikkat etmesi gereken konuların başında noktalama ve imla işaretleri gelmeli. Çünkü eğer siz bu noktada okuyucularınıza saygı göstermezseniz, emin olun ki onlar da size saygı göstermeyeceklerdir.
Örneğin karşılaştığım en acınası durumların başında virgül veya nokta kullanılması gereken yerlerde bazı arkadaşların (hangi akla hizmet bunu yapıyorlar bilmiyorum ama) üç nokta kullanmaya gayret göstermesi. Üç nokta kullanacaksanız lütfen yerinde kullanmaya özen gösterin arkadaşlar. Orası cümlenin sonuysa lütfen nokta koymayı ihmal etmeyin. Bir de unutmayın paragraf diye bir şey var, kullanın ki nerede ne anlattığınız biraz da olsa belli olsun. Hem bu sayede okuyucularınızı da yormazsınız. Son olarak benim favorilerim arasında yer alan ve yazılarını sayfanın ortasına hizalamaya gayret gösteren bir grup var. “Yapmayın ne olur! Efendi gibi yazın yazınızı!” Başlıklar bile ortada güzel durmuyor benden size söylemesi.
Sonuç olarak saygıdeğer bir yazar olmak ve okuyucularınız tarafından değer görmek istiyorsanız; yazılarınızın, yazım şeklinizin, kullandığınız noktalama işaretlerinin ve imla kurallarının, sizin yazar kişiliğinizi oluşturduğunu asla aklınızdan çıkarmayın. Sizi siz yapacak olan en önemli şey okuyucularınız ve onların sizin hakkındaki görüşleri. Bu yüzden onları asla böyle küçük şeyler için zorlamayın ve yormayın.
Comments (1)
Paykasa Bozumsays:
5 Şubat 2018 at 19:52Bence en önemlisi kullanıcının aradığı içeriği oluşturmak. Meraklı kullanıcı sonuna kadar okur.